Küçük bir çocuğa sorulan en bilinen sorulardan birisi "anneni mi daha çok seviyorsun babanı mı?" sorusudur. Bu soruya birçok çocuk cevap veremeyip apışıp kalmakla beraber bazı çocuklar da hiç düşünmeden "annemi daha çok seviyorum" gibi bir cevap verir.
Nedense babaları anlatmak için önce anneleri anlatma gereği duydum. Hepinize anne nedir dediğimde hemen hemen verecek çok güzel, çok romantik bir yanıtı vardır. "Anne bir melektir", "anne seni doğuran büyüten kadındır", "annen senin hayatına giren ilk kadındır.", "annen senin hayatında en yakın olduğun insandır.", "annen hastalanmak, üzülmek, okulunla - dertlerinle ilgilenmek gibi bir çocuğun tüm angaryalarını yapan tek gönüllü kimsedir."... Bunların hepsi kesinlikle doğrudur.
Daha önce internette trend olan bir hikayeyi anlatmak istiyorum. Bu hikayede doğmak üzere olan bir bebek ALLAHA soruyor: Rabbim beni koruyan kimse yok, nasıl yaşayacağım, çok güçsüzüm benim ihtiyaçlarımı kim giderecek, bana hayatı kim öğretecek diye. Yaradan da cevap verirken durmadan bir melekten bahsediyor. Bebek "ya bu meleğin adı ne?" diye soruyor. Yaradan "o meleğin adı hiç önemli değil, sen ona kısaca anne diye sesleneceksin" diye cevap veriyor.
Anneler işte böyle ilginç canlılardır. Gerçekten "cennetin ayaklarının altına serildiğine" inanmaktayım. Fakat anneler üzerine bu gibi bir çok örnek, hikaye, söz söylenebilir. Peki babalar üzerine ne söyleyebilirsiniz? Yukarıda söylenen şeyleri babanız için tekrarlayabilir misiniz? Hayır diye seslendiğinizi duyar gibiyim.
Bazı kimseler babaların çocuğu üzerinde hiç bir hakkı yokmuş gibi bir inanışa sahip ilginç bir şekilde. Buna dini olarak da deliller sunmakta. Sanki İslamiyet babaları göz ardı etmiş gibi. Örneğin "Peygamberimiz üç defa anneni sev bir defa babanı sev demiş" gibi sahte hadisler sunarlar. Bunların hiç birine katılmadığımı belirtmek istiyorum. Eğer İslamiyet babaları bu kadar önemsiz kılsaydı üç kefari günahtan birincisini "anneye babaya kötü davranmak" olarak değil de "anneye kötü davranmak" olarak koyardı. Olaya dini boyuttan bakarsak eğer annelerle babaların aynı kefede olduğunu sonuna kadar savunabiliriz.
Bu eşitliği biraz daha net açıklamak için iki bilgi sunmakta fayda var. :
- Annesiz büyüyen çocuklar sevilme - ait olma ihtiyacını tam olarak gideremediği için yetişkinlik dönemlerinde agresif davranışlara sahip bir insan oluyorlar.
- Babasız büyüyen çocuklar ise güvenlik ihtiyacını tam olarak karşılayamadığı için paranoyak oluyorlar. Kriptologlara göre bu insanlar suça daha meyilli. Ayrıca babasız büyüyen bir erkek çocuk, model alacak bir kimse bulamadığı için toplumca kabul edilmeyen birçok davranış göstermektedir.
Adaşım Necip Fazıl Kısakürek'in çok ünlü bir lafı vardır: "Babalar bir çınar gibidir. Onun meyvesi olmasa da gölgesi yeter". Babalar genel olarak meyve vermeyen bir ağaç gibidirler. Tüm ihtiyacını annenden karşılarsın fakat annen sırtını babana yaslamıştır. Üstelik yediğin yemekten giydiğin dona kadar tüm ihtiyaçlarını baban karşılar. Okumak için gerekli finansör kuşkusuz babandır. İlginç olansa babaların değeri birçok kez öldükten sonra anlaşılır. Bu çok traji komik bir durumdur.
Bir isteğin karşılanmadı mı, bir şeye muhalefet oldun mu, moralini bozan bir çok durumda babana kızarsın. En ağır şekilde eleştirirsin. Sanki o zamana kadar sana sunduğu imkanlar yokmuş gibi konuşursun. Bu da benim tabirime göre "şeytan dürtmesi olayı" gibi bir şeydir. Bütün çocuklar babalarına arada içerler. Fakat sonradan değerler anlaşılır.
Sen böyle anlatıyorsun ama çocuk peydahlayıp terk eden babalar da var, evine on yılda bir uğrayıp ailem ne yapıyor diye merak etmeyen babalar da var dediğinizi duyar gibiyim. Buna karşılık çocuğuna her gün dayak atan, üzerinde sigara söndüren anneler de var. Hatta öyle ki kendi çocuğunu hunharca katleden "anne demeyi boş ver, insan demeye bin şait gereken" kadınlar da var. Bir kasa yumurtanın içerisinde elbette bir kaç çürük yumurta çıkar. Bu yumurtalar da her iki taraftan birine ait olabilir. Lisede ki bir hocamın da dediği gibi: istisnalar kaideyi bozmaz. Kötü bir kaç annenin olması tüm anneleri kötü etmez. Kötü bir babaya bakarak da tüm babalar böyle diyemezsin. Herkes farklıdır.
Bu yazıyı okuyup da "hem cinsini savunuyorsun" demeyin. Ben burada ebebeynlerin üstünlüğünü savunuyorum. Bir çocuğun üzerinde anneler ne kadar hak sahibiyse babalar da o kadar hak sahibidir. "Anneni mi çok seviyorsun babanı mı?" sorusuna "her ikisini de çok seviyorum" cevabını vermekten bahsediyorum. Bazen ebebeynlerine içerlesen de her hangi birinin yokluğunda yaşayacağın psikolojik buhranlardan bahsediyorum.
Umarım ebebeynlerin önemini anlatabilmişimdir. Kadınlar insanın bir üst versiyonudur, annlerse onların en son sürümüdür. Babalarsa onları değerli kılan varlıklardır. Kalbinizde annenize, babanıza, tüm ailenize ve sevdiklerinize yetecek kadar geniş bir temiz yer oluşması dileğiyle... :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder