26 Eylül 2021 Pazar

Ataerkil Toplumda Erkek

Bu gün ataerkil bir toplumda erkek olmanın getirmiş olduğu şeyler hakkında kısa bir öznel değerlendirme yapmayı planlamaktayım. Öncesinde ise blog'umun yeni durumu hakkında kısa bir bilgilendirme yaparak yazıma başlamanın doğru olacağını düşünüyorum.

Bu yazımın şuan bu blog sayfasında yazacağım son yazı olacak. Çünkü gelecek dönemlerde yazacak olduğum yazıların kişisel sitem olan necipfazilalperen.com.tr adresinde özel bir bölüm üzerinden sürdürme düşüncesi içerisindeyim. Her ne kadar kişisel sitem şuanda sadece başlıktan ibaret olsa da yakın gelecekte dolu bir site haline gelmesi yönünde çalışacağım.

Gel gelelim bu sayfada yazacağım son blog yazımın ne demek olduğuna...

Türkiye'nin sosyolojik karekterini incelediğimizde hem bir "dişi toplum" yapısına sahip olduğunu, hem de ataerkil bir ülke olduğunu belirtmeme sanırım gerek yoktur.

Fakat bir çok yerde "bu ülkede kadın olmanın getirdiği zorluklardan" bahsedildiğini duyarsınız. Dolayısıyla burada kadın olarak yaşamanın zorluklarından bahsetmenin beyhude bir taş yığınına bir tuğla daha eklemekten ileriye gitmeyeceğini düşünmekteyim. Burada daha çok olaya tersten bakma niyetindeyim: bu ülkenin erkeğe bakış açısı ne şekildedir?

Başlamadan önce bu yazıya cinsiyetçi bir bakış açısıyla yaklaşmadığımı belirtmek isterim.

Adına "feminizm" denen toplumsal akım ilk çıkış noktası bakımından dünyanın kadınlara ait olduğunu, erkeklerin öldürülmesi gereken asalak yaratıklar olduğunu, erkeklerin cinsel bazı tutumlarının toplumu bozduğunu ve ülkeleri savaşa kadar getirdiği yönünde düşüncelere sahipti.Günümüzde ise bu tolumsal akım daha çok erkeklerin sınırsız haklara sahip olduğu, kadınların da bu şekilde haklara sahip olması gerektiği yönünde yumuşatılmış düşünceleri içermektedir.

Burada feminizmin kritiğini yapmayacağız. Fakat bu akımda geçen düşüncelere genel olarak bakıldığında sanki ataerkil bir ülkede erkek olmanın güzel bir şey olduğu gibi bir düşünce ortaya çıkmaktadır. Bu durumda ataerkil toplumlarda erkeğin tam olarak yerinin ne olduğunu anlamakta fayda var. Bunu yapmak için de toplumda "erkek" deyince akla gelen kavramların neler olduğunu kısa bir liste yapmak yeterli olacaktır.

Toplumda "erkek" kelimelerin akla getirdiği kelimelere bakılırsa kadınlarınki kadar geniş bir yelpaze ile karşı karşıya kalmaktayız. Öyle ki bir erkek için kullanılan ifadelerin erkeğin ruh hali, medeni durumu, yaşı ve diğer tüm kişisel özelliklerine göre değiştiğini gözlemlemekteyiz. 

Örnek olarak bazı bakış açılarını sıralayacak olursak...

Bir erkek baba olduğunda "babalar çınardır" şeklinde erkek bir ağaç olarak bakılır. Aynı şekilde üreme hastalığı olan ve doğal olarak baba olamayan bir erkek ise "köksüz" diye aşağlanmak suretiyle asalak bir bitki türü olarak görülmektedir.

Öte yandan karısına nezaket ile yaklaşan bir erkeği düşünelim. Bu erkek de toplum tarafından "kılıbık" olarak veya "hanım evladı" şeklinde aslen başka bir kadının oğlu olduğu belirtilerek aşağlanır. Bu durumda her gün haberlerde izlediğimiz kadına yönelik şiddet haberlerinin aslen toplum tarafından teşvik edilen olaylar olduğunu da rahat bir şekilde söyleyebiliriz. Aynı erkek ise nezaket sahibi değilse bu sefer "öküz" veya "ayı" şeklinde bir hayvan olarak yada "odun" şeklinde yine bir bitki olarak isimlendirilir.

Erkekler hakkında kullanılan diğer ifadeleri kısaca sıralayacak olursak "gemiye kürek", "eve direk", "baltaya sap" olmak gibi bir durum var. Yani erkek dediğimiz meret bu toplumda selilözik bir yapıya sahip kesinlikle bir ağaç mahsülü olduğu düşünülmektedir. Erkek dediğin sap olur, odun olur, kütük olur, kazma olur, yani genelde toplumun genel bakış açısına göre erkek bir ağaç türüdür. 

Yaşlı ve tecrübe sahibi bir erkeği düşünelim. Bu erkek "yaşlı kurt" olarak bilinir. Ailesine sahip çıkan erkek "aslan", kaba olan erkek "ayı", kurnaz olan erkek "tilki", aptal olan erkek "sığır veya deve" şeklinde bir takım ifadeler ile anılmaktadır. Bu durumda toplumun diğer bir tarafında erkeğin bir hayvan türü olduğu düşüncesinin hakim olduğu düşünülebilir.

Kısaca toparlayacak olursak erek ya bir bitki türüdür, yada bir hayvan türüdür. Erkek kesinlikle bir insan değildir. Bu sebepten ötürü erkekler ağlamaz, erkekler üzülmez, erkekler yorulmaz, erkekler hastalanmaz veya güçsüz düşemez, erkekler güçlüdür, erkekler sert ve maçodur, erkekler müşterek olduğu belirtilen evlilikteki tüm yükü tek başına taşımak zorundadır, erkek sınırsız sorumluluğa sahiptir... Bu düşünceleri böyle uzatabaliriz.

Olaya bu açıdan bakıldığında ataerkil toplumda erkek olmanın o kadar da iyi bir şey olmadığını iddia edebiliriz. Böyle bir toplumda her ailenin erkek çocuk yapabilmek için ard arda bir sürü kız çocuk yapması, bunların bakımları ile ilgilenmeden yine oğlanı bulmak için çocuk yapmaya devam etmesi davranışını ise tek bir olguya bağlamak mümkündür: soy adının devamını sağlamak.

Bilimsel olarak hiç bir geçerliliğinin olmamasına rağmen soyun erkek üzerinden yürüdüğü yönünde bir düşünce hakimdir. Bu düşünceden dolayı erkek çocuğa sahip olmanın ailenin ve soy adının devamını sağlamak açısından sanal bir önem oluşmaktadır. 

İnsanların çok üremek istemesi veya erkek evlat istemesi durumunu yadırgayacak değilim. Fakat erkek bir çocuğa sahip olmanın toplumda böbürlenecek bir durum olmasına karşın bu çocuğun eğitimi, ahlaki gelişimi, yetiştirilmesi gibi hiç bir şeyi ile ilgilenilmez. Dolayısıyla bitki veya hayvan türü olan erkek aynen bir bitki veya hayvan gibi büyür, yaşamını sürdürür ve toplumda sadece bir tohum olma görevini yerine getirdikten sonra nihayet ölür.

Erkeğe aşılanan ahlak anlayışına biraz daha odaklanacak olursak biraz çarpık bir ahlak anlayışına sahip olduğunu düşünebiliriz. Örneğin kız çocuğunun köşe bucak saklandığı bir ortamda erkek daha doğduğu ilk aylarda çıplak vaziyette elde tutularak "işte benim oğlumun şeyi" diye gelen misafirlere lokum gibi ikram edilir. Öte yandan plaj vesaire gibi yerlere gidildiğinde erkek çocuklarının üstünün değiştirilmesi gibi şeylerin ortalık yerde yapıldığı, bir kaç yaşında olan çocukların anneleri tarafından orta yerde soyulduğunın görülmesi canım ülkemde sıradan bir şeydir. Toplmda gizli bir şekilde bir çok oğlancı ve sapığında bulunduğunu düşünürsek bu durumun ahlaki olmaktan çok güvenli olma durumunu da düşünmek gerekebilir. Ayrıca ilk çocukluk döneminde olan bir erkek ise durmadan babası tarafından "göster çükünü oğlum" şeklinde sapıkça muameleye maruz kalır.

Bu gibi durumların hepsini bir arada düşündüğümüzde zaten bir insan olarak görülmeyen erkeğin doğduğu ilk andan itibaren genital bölgesine yönelik bir saplantı geliştirilmesi bizzat kendi ailesi tarafından tesis edilir. Bu nedenle erkek her türlü ahlaksızlığı yapabilir. Geri dönüyorsa her hangi bir problem yoktur. Zina yapan bir kadının toplumda yaşayacak yeri yoktur. Ahlaki nedenlerden dolayı haklı sebepleri olan başka kişiler tarafından öldürülebilir. Herkesin kendi adaletini sağlamak gibi bir hakkı olduğu sanılır bu durumda. Erkek zina yaptığında ise milli bir değer haline gelir. Toplumda derecesi yükselir. Bu durumu diğer ahlaki durumlar ile de genişletebiliriz. Örneğin kadına ayıp sayılmasına rağmen erkek ortalık yerde sigara içebilir, erkek her türlü kumar ve şans oyununu oynayabilir, erkek kürfür söyleyebilir, ama kadına argo bile yakışmaz.

Benim bildiğim toplumda ahlaki kurallar tüm bireylerde ortak olarak gerçekleşir. Ürogenital sisteminin farklı olmasının ahlaki kurallardan muaf olmak için yeterli bir sebep değildir. Örneğin toplumda kız anaç, erkek ataçtır; yani kız annesi, erkek babası tarafından yetiştirilir ama toplumdaki herkes yetiştirilir. Ahlaki kurallarda toplumun her bireyi için geçerlidir. En basitinden her şeyi din kitap olayın vuran toplumumuzda erkeklerin ahlaki durumu söz konusu olunca neden din kitap görülmüyor? Kuranda her bir günahın hem erkek için hem de kadın için günah olduğu, şerri hukukta ise her ikisi için de ceza ön görüldüğü bilinmektedir. O zaman erkek neden ahlaksız bir varlık olarak yetiştirilir? Hayâ  denen olgu kadın için geçerli de erkek için değil mi?

Dolayısıyla erkeklerin doğduğu ilk günden itibaren insan olarak görülmemesi, saplantılar ile yanlış yetiştirilmesi, ahlaki açıdan düzgün bir değer aşılanmaması gibi bir çok durumdan dolayı toplum her açıdan hastalıklı bir hale gelmektedir. Dolayısıyla erkek de bir insandır, diğer insanlar gibi her türlü duygu durum ve psikolojik hale sahiptir, yetiştirilmesi gerekir ve ahlak kuralları onlar için de geçerlidir. Toplumda bu bakış açısı düzeltilmedikçe toplum parça parça kısa süre içerisinde çözülecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder